20 Ocak 2011 Perşembe

İSTANBUL’U SEYREDİYORUM ...


 
İstanbul’u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Önce bir miktar çember sakallıyla, muhtelif magandalar
Aniden korkunç biçimde artıyor sayıları
Sokaklarda, resmi dairelerde ve hemen her yerde
Cami çıkışlarında, üniversite önlerinde
Sıkmabaşların hiç dinmeyen isterik çığlıkları.


İstanbul’u seyrediyorum, gözlerim faltaşı...
Ne idüğü belirsiz çok adam, akıyor devamlı
Dağlardan, zirvelerden, sürü sürü, öbek öbek
Denizi kirletiyor, sintineler boşalırken
Bir zontanın suya soktuğu ayakları.
 

İstanbul’u seyrediyorum, gözlerim faltaşı...
Gaspcıların kol gezdiği Kapalıçarşı
Uğul, uğul Sultanbeyli, devletin giremediği Armutlu
Köktendincilerle dolu avlular, meydanlar
Tekbir naraları duyuluyor her yandan
Bahar ortasında lağım, mevsim yaz ise çöp kokuları.


İstanbul’u seyrediyorum, gözlerim faltaşı...

Aklımda, gelecek daha beter günlerin korkusu
Metruk binalarla giderek  yalnızlaşan bir sokak
Bütün daireleri doldurmuş, tinercilerle ayaktakımı.


İstanbul’u seyrediyorum, gözlerim faltaşı...

Telefonlu kırolar yürüyor cadde ortasından
Terbiyesizce laf atmalar, küfürler, kin dolu bakışlar
Bir şey atıyor içlerinden biri, gizlice yere
Az önce aşırıp boşaltdığı, bir emeklinin cüzdanı olmalı.


İstanbul’u seyrediyorum, gözlerim faltaşı...

Gerçek İstanbul'lular çırpınıyor evlerinde
Sular akacak mı, elektrik kesilecek mi bilmiyorum
Sokak gene kazılıp, öyle bırakılacak mı bilmiyorum
Yıldızlar, hatta ay bile görünmüyor biçimsiz yükseklikler arkasından
Bu kirli havayı solumaktan boğuluyorum,
İstanbul’u seyrediyorum...

 



--
"
Velev ki" karanlığa gidiyoruz,
"
Hamdolsun" Deniz Fenerimiz
var

16 Ocak 2011 Pazar

Müebbet adamı halay çeke çeke saldılar birader; şimdi de galiba kaçtı diyorlar!



Hizbullah koalisyondan kaçtı.


Lübnan’da hükümet düştü.
Bizim Hizbullahçılar kaçtı.
Hükümet koç gibi duruyor.

Sanırım bu nedenle, Lübnan Başbakanı koşa koşa Ankara’ya geldi, ki, akıl danışsın!

Bakın, kaçtı maçtı deyince, aklıma geldi... Adamın biri, bisikletle Türkiye’den İran’ageçiyormuş, selesinde kocaman bir torba... Gümrük görevlisi şüphelenmiş haliyle, “Açtorbayı” demiş, açmış, kum çıkmış... İki gün sonra, aynı adam ıslık çala çala gelmiş sınır kapısına, çıkış yapacak, selesinde gene torba... “Aç” demişler, açmış, gene kum.

İki gün sonra, aynı adam pedal çevire çevire gelmiş sınır kapısına, selede gene torba... Bu sefer, polis çağırmışlar, narkotikçi gözüyle incelemişler, nafile, bildiğin kum...Delirecekler.

Bir, üç, beş, hep aynı manzara... Adam geliyor geze geze, termal kamerayla bakıyorlar,tahlil yapıyorlar, köpeklere koklatıyorlar, uyduyla takip ediyorlar, hikâye... Hep kumçıkıyor.

Aradan yıllar geçiyor. Gümrük görevlisi çarşıda rastlıyor o adama... “İçim içimi yiyor” diyor, “Bu saatten sonra bi şey yapamam sana, Allah aşkına söyle, ne kaçırıyordun o torbayla?”

“Bisiklet” diyor!

Profesörleri yakalıyor.
Gazetecileri yakalıyor.
Subayları yakalıyor.
Savcıları yakalıyor.
Yıllardır eşeliyor...
Kum çıkıyor, çıka çıka.

Hizbullah vınn bu arada...
Gözümüzün içine baka baka.

Domuz bağından yırtsan bile...
Gülmekten ölürsün bu ülkede.

9 Ocak 2011 Pazar

Gericilerin Sanat ve Heykel Düşmanlığı


         Ülkemizde ve dünyada gericiliğin sanat ve heykel düşmanlığını sık sık görürsünüz. Yakın tarihte Taliban'ın Afganistandaki binlerce yıllık  heykellere,tapınaklara, tarihi eserlere neler yaptığı ; bütün bir dünyanın üzerinde hakkı bulunan bu sanat miraslarını katlettiğini hatırlarsınız. Ülkemizin yakın tarihine bakacak olursak, gerici yobaz kesimin her fırsatta heykel ve sanat düşmanlığını sergilediğini sıksık görürsünüz.1993 Sivas olaylarında Pir Sultan Abdal ve Atatürk heykellerinin yıkılarak sokaklarda sürüklenmesi, Antalya ve Ankara Büyükşehir belediyelerinin birtakım meydanları süsleyen barış ve kardeşlik simgeleyen heykelleri "bunlar cinsi münasebet,put,ucube" savunmalarıyla yoketmesi bunlardan bazıları. En son örneği ise bizzat bu T.C. nin Başbakanı Recep Tayyip'ten geldi.  Hemde Ermenilere bir ders niteliğindeki bir barış anıtına "UCUBEYİ YOKEDECEĞİZ" şeklinde son derece çağdışı gerici ve bağnaz bir ifade kullanılarak bu sanat ve heylek düşmanlığı kusuldu yine yeniden ! Kendisi yıllar önce "Biz değiştik, artık milli görüş gömleğini çıkarttık" diyerek bu ülkenin başına geçse de, ne kadar değiştiği yaptığı ve yapmadığı her icraatta bir kere daha kendisini belli ediyor. Dünyanın en anti demokrat,faşist,bölücü ve halk düşmanı hükümetinin başına dikkatle bakarsanız göreceğiniz şey salt kötülüktür.
        Aslına bakarsanız, bu ansızın ortaya çıkmış rastlantısal bir dışavurum değildir. Bu aynı tarihte Karsta bulunan ve  yaptığı açıklamalarıyla Türk Askerini bir işgalci olarak dünyaya lanse eden Yunanistan başbakanının açıklamasına Net bir şekilde bir cevap veremeyen Recep Tayyibin basiretsizliğini örtbas etme ve derhal gündemi başka bir konuya çekme çabasından başka hiçbirşey değildir. Bu AKP nin bir stratejisidir aynı zamanda. Eğer Türkiyenin gündemini biraz dikkatlice takib ederseniz bütün önem arz eden olayların hemen arkasından veya aynı anda bir başka konu ile alakalı ve  asıl konuşulması gerekenleri tamamen perdeleyen unutturuan gizleyen farklı suni gündemlerin oluşturulduğunu ve bunun yıllardır başarılı bir biçimde yapıldığını görürsünüz. 2002 seçimlerinde MEDYAnın gücünü kullanarak yüzde 30 küsür oy alıp meclisin yüzde 60 küsürüne konan bu başından beri anti demokrasinin simgesi olmuş AKP hükümeti, insanlarımızı binbir türlü  yazılı,görsel ve işitsel illüzyonlarla kandıragelmiş ve bunu da ABD de nasıl yapıldıysa ve yapılıyorsa, aynen kopya ederek ( ve ya öğretilerek) tekrarlamaktadır. G.W. Bush un iki kez seçilmesi tam da bu düzen ile ve medya sonuna kadar kullanılarak insanlar uyutularak, farklı sahte gündemler peşinde yorularak asıl amaçlarına ulaşılmıştır. Recep Tayyip seçilmeden önce ve sonra ilk hangi ülkeye ziyarete gitmişti ? Obama seçildikten sonra ilk hangi ülkeyi ziyaret etmişti ?
 Sanırım bu iki soru size DÜŞÜNMEK adına bir şans verir.

   thegodisnowhere


".. Bir daha gel gel Samsun'dan

    Sarı saçlım Mavi gözlüm
    Nerede neredesin Dost !.."