10 Ağustos 2014 Pazar

Kıssa'dan Hisse: Tayyibin Ordusu...




bir gün hz. ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu küfe'den, bir arap, devesiyle şam'a gelmiş. şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
- ver o dişi deveyi bana! demiş. tartışma büyümüş, küfe'den gelen adam, "bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. konu muaviye'ye yansımış.
halk meydanda toplanmış... muaviye, küfe'den gelenle şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
- bu dişi deve şamlınındır!
sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
- ey cemaat, bu dişi deve kimindir?
cemaat hep birlikte bağırmış:
- şamlınındır!
küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, muaviye onu yanına çağırmış:
- ey küfeli, dinle! sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. ama sen küfe'ye dönünce gördüklerini ali'ye anlat ve de ki: "ey ali, muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyeno ne derse evet diyen 10 bin adamı var! ayağını denk al!"

Kaynak: Ekşi Sözlük

Türkiye 12 yılda nereden nereye geldi...

Tayyip’le nereden nereye?
Tayyip Erdoğan sık sık nereden nereye der ya, bugün size Türkiye’nin 12 yılda nereden nereye geldiğini başlıklar halinde sunmaya çalışacağım.
Tayyip Erdoğan sık sık nereden nereye der ya, bugün size Türkiye’nin 12 yılda nereden nereye geldiğini başlıklar halinde sunmaya çalışacağım:
1) 12 yıl önce Türkiye’nin ülke borcu 218 milyar dolardı, bugün Türkiye’nin ülke borcu 715 milyar dolar.
2) 12 yıl önce bankalar, limanlar, büyük sanayi kuruluşları, Telekomünikasyon milliydi; bugün tamamına yakını yabancı sermayenin elinde.
3) 12 yıl önce PKK tükenmiş terör örgütüydü, bugün PKK mütareke şartlarını dayatan meşru taraf kimliğinde.
4) 12 yıl önce APO katildi, bugün kahraman!
5) 12 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın en prestiji orduların başındaydı, bugün TSK kendini bile korumaktan aciz durumda.
6) 12 yıl önce MİT devletin istihbarat kurumuydu, bugün MİT Tayyip Erdoğan’ın özel örgütü imajında.
7) 12 yıl önce Türkiye’de bağımsız bir yargı kurumu vardı, bugün bizzat Başbakan’ın beyanı ile yargımız haşhaşi örgütün işgali altında.
8) 12 yıl önce Türkiye, bölgesinin en itibarlı ülkesiydi; bugün Türkiye Kıbrıslı Rumların ve IŞİD’li soytarıların bile takmadığı şamar oğlanı hüviyetinde.
9) 12 yıl önce hırsızlar mahkemede yargılanırdı, bugün iktidarın hırsızları sandık sonuçlarını mahkeme hükmü sayıyor.
10) 12 yıl önce iktidarın hırsızlığını sorgulayan savcılar eller üstündeydi, bugün o tür savcılar tehdit altında.
11) 12 yıl önce medya bağımsızdı, bugün bir kısım medya iktidarın köpekliğini yapıyor.
12) 12 yıl önce Türkiye’nin Kerkük diye bir davası ve kırmızı çizgisi vardı, bugün Kerkük “Kürdistan”ın parçası.
13) 12 yıl önce Barzani aşiret reisiydi, bugün Barzani AKP sayesinde devlet başkanı.
14) 12 yıl önce halk borçsuzdu, bugün bütün ahalinin her şeyi ipotekli.
15) 12 yıl önce Camiler Allahın Eviydi, bugün camiler adeta AKP’nin örgüt evleri.
16) 12 yıl önce İmam Hatipler meslek lisesiydi, bugün İmam Hatipler genel lise.
17) 12 yıl önce polis devletin güvenlik örgütüydü, bugün polis F tipi yapının militan merkezi.
18) 12 yıl önce Türk olmak övünç kaynağıydı, bugün TC ibareleri devletin kurumlarından indiriliyor.
19) 12 yıl önce İslam inançtı, bugün İslam ideoloji.
20) 12 yıl önce Diyanet Müslümanlara hizmet ederdi, bugün AKP’ye hizmet ediyor.
21) 12 yıl önce Üniversiteler özerkti, bugün köle.
22) 12 yıl önce basılmamış kitap bomba muamelesini görmezdi, bugün görüyor.
23) 12 yıl iktidarı protesto etti diye insanlar dövülerek öldürülmezdi, bugün öldürülüyor.
24) 12 yıl önce Başbakanların oğulları ve servetleri konuşulmazdı, bugün konuşuluyor.
25) 12 yıl önce Başbakanlığın 1 uçağı varken, bugün Başbakanlığın 4 uçağı 2 helikopteri ve onlarca lüks aracı var.
26) 21 yıl öncesinin Başbakanları örtülü ödenekten yılda en fazla 50 milyon dolar harcarken, bugünün başbakanı yılda 1 milyar doların üstünde harcıyor.
Kaynak: Aydınlık / Sabahattin Önkibar

29 Haziran 2014 Pazar

Geldi Ya Şehr-i Ramazan Geldi Ayar Vakti



Malum ramazan ayı geldi çattı oruç başladı. Tutan var tutmayan var ama ülkede artık öyle bir mahalle baskısı kuruldu ki tutmayanın vay haline! Hele ki tutmadığını açıkca belli ediyorsan yani yiyip içiyorsan bittin! Linç etseler yine de doymayacak gibiler bu muhterem oruç tutan müslüman geçinen zevat...Yahu kardeşim senin inancın sana Allahın 50 derece sıcağında günde 16 saat yiyip içme diyorsa bu senin sorunun.Yiyip içene niye karışıyorsun?

 Şimdi bir kaç soru soralım:
-Dinde zorlama var mı ?
-Hayır
-Peki oruç tutmazsam tutana zararı var mı?
-Hayır
-Vebali günahı benim boynuma mı?
-Evet.
-Sana giren çıkan var mı?
-Yok.


Peki o zaman ne bok yemeye benim yediğim yemeğe içtiğim içkiye karışıyorsun? Bu hakkı nereden kimden alıyorsun?
Kuran'da "oruç tutmayanı vurun öldürün" mü diyor?
-Hayır.
Kuran'da "oruç tutmayanlar tutanların yanında yiyip içemez yasak " mı diyor?
-Hayır
O zaman ne sikime millete karışıp müdahale etme en azından laf çakma isteği duyuyorsun? Artisliğin kime? Gücünü Tayyip'den mi alıyorsun yoksa!

Ben eğer senin oruç tutmana karışmıyorsam sen de benim tutmamama karışamazsın. Ben sana nasıl ki "niye oruç tutuyorsun ulan, yesene yemeğini itoğlu it!"  Demiyorsam sen de bana "neden yiyorsun" diyemezsin!
Burası özgür bir ülkeyse ben istediğim yerde istediğimi yer içerim kimse de sikimde olmaz. Sen ister oruç tut istersen başka bi bok tut beni bağlamaz. Benim yediğim içtiğim senin tuttuğun orucu bozmadığına göre, beni yerken görünce zoruna gidiyorsa o zaman tutma orucunu yavşak!

Bir lafım da devlet dairesinde, işyerinde,okulda şurda burda amir memur konumunda olup altında çalıştırdığı elemanlara oruç tut, namaz kıl baskısı uygulayanlara... Sizin ben gelmişinizi geçmişinizi tuttuğunuz orucu kıldığınız namazı .....


Hadi Allah kabul etsin...

@offluhoca

11 Haziran 2014 Çarşamba

Yılmaz Özdil'in Bayrak Yazısı

Yazmıyorum.
İlla ısrar ediliyor...
“Bayrağı yaz!”

*

Nesini yazayım birader... PKK’nın tanık, TSK’nın sanık olmasına şaşmadınız da, bayrağımızın indirilmesine mi şaştınız?
Habur’da havayi fişekle karşılamalarını, UEFA kupası kazanmış gibi otobüsün üstünde tur attırmalarını yadırgamadınız da, bayrağın indirilmesini mi yadırgadınız?
Diyarbakır’a karışırız diyen Barzani’yi AKP kongresinde onur konuğu yapıp, Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlamalarından rencide olmadınız da, bayrağın indirilmesinden mi rencide oldunuz?

*

Saçılıma karşı çıkanlara “iki cihanda lekeli” demediler mi?
Türkülerinde “barutun kokusu düştü burnuma, dört bir yana istiyorum dibinden patlatayım, adamlar gibi dağlara düşeyim, tutmak istiyorum Kürdistanımı” diyen Şivan Perver’e, barış güverciniymiş gibi, düet yaptırmadılar mı?

*

DEP kongresinde, HADEP kongresinde, DEHAP kongresinde, DTP kongresinde, BDP kongresinde, Ankara’nın göbeğinde, bayrağımız indirilmedi mi?
BDP milletvekilleri, kameralar önünde, göstere göstere, Kalaşnikoflu teröristlerle sarılıp kucaklaşmadı mı?
Tayyip Erdoğan’ın akıl hocalarından olan AKP milletvekili “PKK’nın zulme karşı mücadele ettiğini” söylemedi mi?
AKP yöneticisi “Türk yoktur” demedi mi?
“Ulus devlet Allah’ın belasıdır” diyeni, “Türk üst kimliği bölücüdür” diyeni, “devletten yana değil, dağdakiyle birlikte yaşamak isterim” diyeni, “Türk bayrağı demeyelim, Türkiye bayrağı diyelim” diyeni... “Akil adam” yapmadılar mı?

*

“PKK’yla masaya oturduğumuzu iddia edenler şerefsizdir” diyen Tayyip Erdoğan, kiminle masaya oturdu?
Apo’ya Diyarbakır meydanında “Ulusa Sesleniş” konuşması yaptırmadılar mı?
“TSK cami bombalayacaktı” iftirasını aylarca manşet yaparlarken, “isteklerim yerine getirilmezse 50 bin kişiyle halk savaşı olur, bundan önce yaşananlar devede kulak kalır” diyen Apo’nun, İmralı tutanaklarını sansürlemediler mi?
Apo açık açık “AKP’yle ittifaka gireceklerini, kendi isteklerinin yerine getirilmesi karşılığında Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını destekleyeceklerini” söylemedi mi?
Bizim yalaka basın, koşa koşa gidip, Kandil’deki basın toplantısını naklen yayınlamadı mı?
Devletin valisi “Abdullah Öcalan’ı takdirle karşılıyorum” demedi mi?

*

Apo posteri taşımak suç olmaktan çıkarılırken, otomobiline Atatürk posteri yapıştıranlara trafik cezası kesilmedi mi?
19 Mayıs yasaklanırken, TC kaldırılırken, PKK bayrağı serbest bırakılmadı mı? PKK bayrağıyla alakalı suç duyurusunu inceleyen savcılık, “sarı kırmızı yeşil renkler, PKK sembolü manasına gelmez, Senegal’in Gana’nın Kamerun’un bayrağı da yeşil kırmızı sarıdır” deyip, takipsizlik vermedi mi?

*

PKK kurşunuyla tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş, şeref madalyalı subayımız, PKK itirafçısının yalanlarıyla intihar ettirilmedi mi?
Oslo kepazeliği yüzünden MİT Müsteşarı’nı ifadeye çağıran savcı, anında uçurulmadı mı?

*

İsmet İnönü’ye “Hitler” denmedi mi?
Sabiha Gökçen’e “soykırımcı” denmedi mi?
Şehitlere “kelle” Apo’ya “sayın” denmedi mi?
Şehitlere kelle dediği için Tayyip Erdoğan’ı “üç kuruş” tazminata mahkûm ettiren avukatı, Silivri’ye göndermediler mi? Bu tarihi kararı veren kadın hâkimi, adalet bakanının talimatıyla yargılamaya kalkmadılar mı?
Gazilere haciz gelmedi mi?
Şehit babasının kapısına icra dayanmadı mı?
10 şehidimizin toprağa verildiği gün, Tayyip Erdoğan şarkıcılarla beraber Somali’ye gitmedi mi? 8 şehidimizin toprağa verildiği gün, dışişleri bakanımız, başbakanımızın eşi ve kızıyla beraber Myanmar’a gidip, Myanmarlılara ağlamadı mı? 15 şehidimiz varken, AKP milletvekili stadyumda sünnet düğünü yapmadı mı, bakanlar kirve olmadı mı? 25 şehidimiz varken, AKP’nin valisi AKP’nin Necdet beyine sucuk hediye etmedi mi?

*

Libyalıları, Filistinlileri, Yemenlileri, Mısırlıları, Suriyelileri ambulans uçaklarla Türkiye’ye getirip, özel hastanelerde ücretsiz tedavi ederken, Cumhurbaşkanına hediye edilen beygiri bile özel uçakla Ankara’ya getirirken... Şehitlerimizin tabutlarını kamyonet kasasında taşıyıp, gazilerimizi şehirlerarası otobüsle göndermediler mi? Gaziler, otobüs biletlerini bile kendi cebinden ödemedi mi?

*

“Parası olan var, olmayan var, parası olan bastıracak parayı, askerlikten kurtulacak, parası olmayan askerlik yapacak, ben şahsen Tayyip Erdoğan olarak böyle bir sorumluluğun altına girmem, referandum yaparım, çünkü biz kimsesizlerin kimiyiz” dedikten sonra, şak diye, bedelli çıkarmadılar mı?
“Ensesi kalınsa, canı sağ olsun, garibansa, vatan sağ olsun” demediler mi? Analar ağlamasın ayağıyla, kaçanın anası ağlamaz’a getirmediler mi?

*

Anayasa Mahkemesi önündeki “adalet nöbeti”nden tek kelime yayın yapmayan şerefli(!) basınımız, Diyarbakır belediyesi önündeki anneler nöbetinden 7 gün gün 24 saat canlı yayın yapmıyor mu? Diyarbakır’daki anneler anne de, Ankara’dakiler kelaynak sürüsü mü? Diyarbakır’daki annelerin evlatları PKK’nın elinde esirken, subay annelerinin evlatları kendi ordusunun elinde esir değil mi?

*

Hukuku eğip büküp, İmralı’yı Kandil’i meşru hale getirirlerken... Anayasa Mahkemesi gayrimilli ilan edilmedi mi?

*

TÜSİAD’a vatan haini diyenlerin, PKK’ya vatan haini dediğini duydunuz mu?

*

PKK cirit atarken, ömrünü terörle mücadeleye adamış Genelkurmay Başkanı terörist suçlamasıyla müebbet hapse mahkûm edilmedi mi? “Bayrağı korumaya yeminli” kuvvet komutanlarımız, pırıl pırıl subaylarımız hapse tıkılırken, AKP’nin cankuşu Hilmi efendi “kasaptaki ete soğan doğramam” demedi mi?

*

İmralı’yla muhabbete gıkını çıkarmayan Necdet bey, Hasdal’da söyledikleri afişe edildi diye CHP’yi mahkemeye vermedi mi? İmralı legal de, Hasdal illegal mi?

*

Kışlaya molotof atıp, askeri üsteki bayrağımızı indirdiklerinde, Necdet bey’in sabrı taşmazken... Aynı Necdet bey, sessiz çığlık eylemine katıldı diye, emekli tümgeneralin eşi Derya Beştepe’ye “orduevine giriş yasağı” koymadı mı?

*

Ve, hâlâ diyorsunuz ki, indirilen bayrağımızı yaz... Neyini yazayım birader? Sıkmayın canınızı, Hindistan’da Pakistan’da olur böyle şeyler mi diyeyim?

*

Bayrak düşerse...
Vatan düşer.

*

Saklı gizli yok, her şey gözünün önünde cereyan ediyor... Bir daha oy ver, Türk bayrağını indirdikleri askeri üsse Kürdistan bayrağı diksinler mi diyeyim?

1 Mayıs 2014 Perşembe

Saralı Cumhurbaşkanı İster misiniz?




Saralı Cumhurbaşkanı İster misiniz?.. 

Çocukluğumuzdan bu yana hepimiz ‘sara’yı biliriz; kimi zaman kaldırımda bilinçsiz yatan birini göstermişlerdir... Yardım edelim mi?.. Hayır, dokunma, sara... Saranın Frenkçesi epilepsi... Ayıp değil saralı olmak; kimi zaman kişiye yakışır bile... Dostoyevski saralı değil miydi?.. ૽ Ne var ki bir subay saralı özel vurgusuyla ‘olabilemez!..’ Kimi meslek ve makam sarayı kaldırmaz... RTE Başbakan olduğundan bu yana çoğu kişiden Erdoğan’ın saralı olduğunu işitmiştim... Balyozlu macera bu kuşkuyu somut biçimde ve açık seçik gündeme getirdi; oysa devlet hayatında bu gibi konular soru işareti kaldırmaz... İşin şakaya gelir yanı yoktur; devletin belirli noktalarında görevli kişilerin sağlık konularında gizlilik ülkenin aleyhinedir... ૽ Balyozlu kurtarma operasyonundan sonra ayağa kalkarak hayata merhaba diyen Recep Tayyip gazetecilere açıkladı: İyiyim!.. Allah daha da iyilik versin!.. Her krizden sonra saralı iyi olur; ama, işin ciddiyeti rafa kaldırılamaz... Başbakan saralı mı, değil mi?.. Halk gerçeği öğrenmeli!.. ૽ Türkiye’yi olağanüstü bir gerilime sürükleyen Recep Tayyip’in derdi nedir Allahaşkına?.. Takıyyeci mi, değil mi?.. Neden müseccel bir mürteci olduğu kendi yazısıyla sabit Dinçer’i Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturtuyor?.. ‘Minareleri süngü, kubbeleri miğfer, camileri kışla’ yapmayı neden düşünüyor?.. Ülkenin barışa, dostluğa, kardeşliğe ihtiyacı varken nedir bu gerilim, çatışma, kavga ortamının nedeni?.. Yoksa Başbakan gerçekten saralı mı?.. ૽ Recep Tayyip’in cumhurbaşkanlığı olasılığı var... Yüzde 25 oyla Meclis’in yüzde 65 çoğunluğunu ele geçiren AKP bunu yapabilir; RTE Çankaya’ya çıkabilir... AKP’ye takıyyeci deniyor... RTE’ye saralı deniyor... Halka sormalı: Çankaya’da saralı bir cumhurbaşkanı ister misiniz?.. Tayyip Bey’in sağlığı konusundaki tüm soru işaretleri önce bu bakımdan yetkili hekimler tarafından yok edilmeli... Yoksa Türkiye zıvanadan çıkacak... Yazık olacak Cumhuriyetimize...





Cumhuriyet-İLHAN SELÇUK-22.10.2006